Güçlü olmak gülme eylemiyle endeksli bir varsayımdır
diyebiliriz.
İşin ne kadar komikse o kadar kolaydır.
Güçlü
olmak silahtan, paradan veya kuvvetten gelmez. Güç bence yalan söylemekten
gelen bir zeka oyunudur. Büyük yalanlarla büyük dünyayı küçültebilirsiniz.
İnsanların kalpten inandıklarının karşıtı olanları onlara kanıtlayacak kadar
zekaya sahipseniz tabi. Eğer başarırsanız para, silah, kuvvet gelecektir zaten,
yalanların açığa çıkma evresinde tamda. Bu saatten sonra açığa çıksa ne
olabilir ki? Bir şekilde susarlar zaten. Güçlü olan susturmadan onlar kendi
kendini sustururlar… Aptal olanlar susma mecburiyetinde kalırken, akıllı
varlıklar da ortalıkda dolanan o esrarengiz güce dahil olmak zorunda
hissederler kendilerini. Bunu nasıl yaptıkları hakkında tahmin yürütemiyorum
çünkü onlar benim zekama pembe diyen siyah mat rüyalarımı kontrol eden dahiyane
adamlar. Buda bir gerçek ki benim pembe dediğim onlar için gökkuşağı…
Burada
yaşıyorsan gülmek zorundasın. Gül ki kimse sana gülmesin. Sen istediğinde
güldür ki onlar istediğinde gülmesin.
Bunu çok iyi yaptığımı düşünüyorum. 1,2,3,4,5 tane de
şahidim var diyebilirim. Kronik bir rahatsızlığım var ve selamlaşmak istemediklerimle
ciddi anlamda göz göze bile gelmem. Kronik derken çözüm aradığım bir hastalık gibi görünmüyordur umarım. Ben bunu artılarım arasında görüyorum. Güçlü olmak
konusu da buna dahil olan bir tevazudur, dolandırıcılığın yanı sıra.
Belli
bir yaş kavramı vardır mesela. Belli bir yaşa gelince yapılmayacak yada belli
bir yaşa gelmeden yapılmayacaklar listesinin giriş cümlesi bu, başka hiçbir
halt değil. Güçlü olmak birazda bu tezi çürütebilmek midir? Mesela on iki
yaşında yönegebilmek gibi. Kırk sekiz yaşında aşık olup bunu paylaşabilmek gibi.
Tepkilerin komik gelmesi gibi. Ne kadar komikse o kadar kolaydır da. Tıpkı işim gibi...
Eski güzel günleri
yaşıyoruz ileride hak vereceksiniz.
Güçlü kalın, güçlü yaşayın, güçlü görünün
Gülümseyin de…