28 Şubat 2019 Perşembe

DAR PANTOLUNLU MAFYA



         Çağa ayak uyduracak vaktim mi var benim? 
        
         Olsa bile yakışır mı hiç ?
 
           

                   O yüzden çağı kendime yakınlaştırmak amacıyla üzerime yapıştırdığım bir tarz ama pratikde hiçbir farkı yok ağabeylerimden.
                   Korkak ve gridir ses tonum ama daha alafrangalı fiyakam var benim, ağabeylerimin ağabeylerinden.





                     Bize ters düşünlerle kavga değil de sanki terletmek gibi bir şey bizim tartışmamız, gözdağı vermekten ziyade gözlerini gönülde anımsatmak sadece, gönül gözünü bize diken insanlarla ilişki kurmak diye isimlendirdiğimiz bir misyon zırvalığı diyoruz arkadaşlarla aramızda. Bize ya şaşı bakarsın ya da bizden hoşlanmışsındır, yan bakmak gibi bir lükse sahip değilsin yani. Ne zaman ki kimliğini kaybedersin o zaman yan bakma lüksü hanene yaldızlı bir silahın kör kurşunuyla yazılır. Buda senin iki farklı tercihin olur yan bakmak ya da misyonumuza rehber olarak aynı raconu farklı testerelerle kesme isteği doğurmak. Bu işin zor tarafı sürekli yadaları yad edersin, hep iki seçenek arasında zeybek oynar, seçmiş olduğunada beşi bir yerde takarsın. Öyle düğünde taktıkların gibi değil bu takı merasimi, senin büyük oğlan evlenirken geri beşi bir yerdeni bekleyemezsin. Yok ben karşılıksız iş yapmam diyorsan illaki geri dönüşü olur fakat farklı bir maden olan beşi bir tabancadan patlamış atom numarası 82 ve atom kütlesi 207,19 olan mavi-gümüş rengi karışımı bir element (Pb) yani kurşun olarak iade alırsın. Aslında birisi yeter beş tanesi de biraz şov olur, senin bu atomun kütlesini beşle çarpmaya bile vaktin kalmaz diyeyim sen içine çek ortadaki terso mevzuların gül kokusunu





              Cidi bişey anlatmışım gibi bana mesaj atın hadi, oha lan diyin, mafyamısın falan yazın. 
              
              Espiri olarak algılayana taş atarım kesinlikle ciddiye alıyoruz bu yazıyı…
            


               Diğer yazılardaki gibi…

1 Şubat 2019 Cuma

GANİMETİME BAK SEN


              Ben kazandım yine, bütün gücümü vermeden minimumum neyse o kadar mücadele etmem gerektiğini düşünerek savaştım hemde…
   
          Her zamanki gibi sen kendi bedeninde aradın bütün oluşan sorunların nedenini, bende grafiklerin rengine kapılıp oyun yazdım ve kaliteyi umursamadan 119 aydır başka bedenlerin başka beyinlerine telaffuz ettirdim ve hala 3 canım var hiç ölmedim daha. Bu canlar şuanda çalışma masamın en alt çekmecesinde. Çünkü gerek duymuyorum gün içerisinde. Yanıma bile almadan gidiyorum bağrı yanık, Dengesiz, kırmızı burunlu şarapçıların yanına…


Nerede yanlış yapıyorum? 
Benim açığım ne?
Nasıl yakalaya bildin?
     

         Sİzin çelme taktıklarınız daha da güçlü kalkarken senin bacağın kırılıyor mesela. Bunu ben görebiliyorum sen hissetmesen bile. Yere düşen ben olmama rağmen al sana sargı bezi dediğimde güvenmiyorlar bana, almıyorlar sargı bezini. Acaba çok mu belli ediyorum elimdeki bezde kanser hücresini, halbuki 41 saat gül suyunda bekletiyorum bezlerimi.
     

         Burada sorun bende değil çünkü beze yeterince iyi görünümü sağlıyorum zaten demem o ki başkası o iyi ve güzel görüntüyü es geçip kötülüğe erişebiliyor.
       

          Asıl sorun, başkalarının beyinlerinde olması gerektiğinden fazlası var ve bunu bir yerlerden duyduk fakat buna inanmıyoruz. Tescillendi birçok kez, İzledik televizyonlarda ya da gördük üniversitelerde ama bize fırsat verilmedi diyip reddediyoruz yinede.


Nesil o kadar akıllı ki iyiyi kabul etmiyor kötünün gizeminden ötürü.
Nesil o kadar aptal ki düzeni kabul etmiyor nefs-i muradından ötürü.



Nefret Ediyorum

       Hangi zerren ne eyliyor ise eylesin, masumiyeti alt edip selvi boyuma zarar vermeden Sende galiba büyüdün parantezlerin içine çilek ç...