Sen kendini anlatma sakın, çünkü ben seninle 26 yaşamadığım için yanlış anlarım.
En kaliteli duvara çarpar yinede fütursuzca gülerken, lüzumsuzca ağlarım.
Sen sakın kırılma ben senin içinde kırıldım, senin haberin bile olmadı.Ben senin ruhuna en mutlu şarkılardan söyleyip,söyleye söyleye hafızana en güçlü yapıştırıcıyla yapıştırdım. Sabıkasında hiç bir halt olmayan bir adamsın ve ben senle banka soygunu ve gasplar planladım. Sen sakin kal arada ben sinirlenir ağlarım, korkma sakın senlik hiçbirşey yok ben bazen başkasından yediğim tokatları stok yapıp sana perakende satarım.
Senin kafanın içi, benim dünyamda bir bahçe çevirdi ve içindeki kelebekleri yemleyen yaşlı bir amcayla dertleşti.dert dediysem aslında ona bazı gecelerde kolay uyuması için bir kaç masaldan bahsetti.masalların kötü başlayıp güzel bitmesinden, masaldaki her karakterin iyi olmayıp kötülerden daha etkileyici olduğundan ve sonunda sadece iyi olanların karlı çıktığından. Aslında uyuması için değilde biraz ders çıkarması için olduğunu da hatırlattı bana.
Uyumadan önce son düşündüğün şeyin seni sen yapacak bir metafor, seni bağlayan bir halat, senin cüzdanında taşıdığın bir vesikalık olduğunun eğitimini aldım ben. Yada ben onu anlatmaya çalıştım o başka bişeymi anladı acaba, çünkü mana yüklü bir gemiyi tek lisanı çat pat farsça olan bir kaptan kullanıyor ve kaptanı olduğu her gemiyi de batırdığına dair raporlarını okumuştum kariyer karnesinde.
Şimdi anlatamadın diyip bu konuyu uzatırda uzatır, saçma sapan açıklamalar yapar, o kadar abartırki pireyi deve yapar hatta pirenin üzerine deveyi bindirir ingiliz atlarıyla gazi koşusu planlar ve inanıyorum ki o yarışı o kadar yarış atının içinde deve ve pireye kazandırır.
Onun en sevdiği şey bu olsada neyse ki ben uzatmayı sevmiyorum, sinirim hemen geçiyor allahdan :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder